OKULA BAŞLAYAN ÇOCUĞUNUZUN MOTİVASYONUNU ARTTIRMANIN ETKİLİ YOLLARI…
Ailelerin çocuklar okula başlarken sergilediği hatalı davranışlar, çocukların uzun vadeli gelişiminde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu davranışlar “miras” olarak kalmakta ve çocukların hayatlarını zorlaştırmaktadır.
Aşırı beklentiler, Performans Kaygısı -Kaygı ve Stres/ Güvensizlik ve Mesafe
Aşırı beklentiler çocuğun sürekli başarılı olma zorunluluğu hissetmesine neden olur, ebeveynlerini memnun edememe korkusu yaşayabilir. Bu durum zamanla ebeveynlerden duygusal olarak uzaklaşmalarına neden olabilir, akademik olarak da bu durum kaygı bozukluklarına, stresin artmasına ve zamanla tükenmişlik hissine yol açabilir. Beraberinde: çocuklar sürekli eleştirilme veya yargılanma korkusuyla geri çekilebilir. Beklentileri karşılayamadıklarında kendilerini değersiz hissedebilir ve bu açık samimi bir iletişim kurmayı zorlaştırabilir. Ebeveynlere açılmak yerine, içe kapanabilirler.
Kıyaslama-Özgüven Eksikliği.
Çocuğu başkalarıyla kıyaslamak, zamanla çocuğun kendi yeteneklerine güvenini zedeler. Sürekli yetersiz hissetme, yetişkinlikte ve her alanda dahi devam edebilir. Sürekli başka çocuklarla kıyaslanan bir çocuk kedini sevilmiyor veya yeterince değer verilmiyor gibi hissedebilir. Bu ebeveynleriyle arasında duygusal bir mesafe koymasına neden olabilir; çünkü onların sevgisinin koşullu olduğunu düşünmeye başlayabilir (yani başarılarına göre değerlendirildiğini hisseder). Bu güven ve bağlılık duygularını ve iletişimi zayıflatabilir. Beraberinde: rekabet ve kıskançlık oluşturabilmektedir. Kıyaslamalar çocukta başkalarına karşı kıskançlık veya aşırı rekabetçilik geliştirebilir. Beraberinde: güvensizlik oluşturmaktadır. Başarıya ulaşamadığında yetersiz hissetmesine neden olur. Bu da düşük özsaygıya ve özgüven eksikliğine neden olabilir.
Kontrolcü Tutum- Bağımsızlık Eksikliği
Aşırı kontrol altına büyüyen çocuklar, kendi kararlarını almakta zorlanabilir ve sürekli başkalarının yönlendirmesine ihtiyaç duyabilir. Bu yetişkinlikte de bağımlı kişilik özelikleri geliştirmelerine neden olabilir. Sürekli kontrol edilen çocuklar, kendi kararlarını verme konusunda zayıf kalabilir. Ebeveynlerin her şeyi kontrol etmeye çalışması, çocukların kişisel sınırlarını ve özgürlüklerini ihlal etmesine yol açar, bu da ilişkide gerginliğe neden olur. Çocukların kendi sınırı belirleme; kendi hakkını savunup karar verme ve farklı seçimler yapma becerilerini de köreltmiş olur. Beraberinde: isyankâr davranışlar gelişir. Ergenlik dönemlerinde özellikle, aşırı kontrol edilen çocuklar isyankârlaşır ve ebeveynlerinden uzaklaşmak için riskli veya sorumsuz kararlar alabilir. Her şey aile tarafından kontrol edildiğinde, çocuklar kendi hatalarını fark edemez ve sorumluluk alma becerileri gelişmez. Bu, iş ve kişisel hayatta karşılaşılabilecek zorluklarla başa çıkmayı zorlaştır.
Desteksizlik,İlgisizlik – İlişki Kopukluğu
Çocuklar yeterli duygusal destek ve ilgi göremediklerinde ebeveynleriyle bağ kurmakta zorlanabilir, motivasyonunu kaybedebilir, bu durum okul başarısı düşürebilir ve uzun vadede hayat hedeflerine ulaşmada zorluklar yaşamalarına neden olabilir. Ayrıca bu durum güven ilişkisini zedeleyebilir ve çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığını hissetmesine yol acar. Beraberinde: İlişki kopukluğu yaşanır. İlgisiz ebeveynlerle büyüyen çocuklar ileride ebeveynleriyle ilişkilerini devam ettirmek istemeyebilir. Duygusal bağlar zayıf kaldığında, çocuklar büyüdüklerinde ebeveynlerinden uzaklaşabilir veya onlarla iletişimi kesebilir. Duygusal olarak yalnızlık hissetmesine ve depresyon veya anksiyete gibi psikolojik sorunların gelişmesine yol açabilir.,
Eleştirel yaklaşım- Kaçınma ve Hiçe Sayma
Ebeveynlerin sürekli eleştirici bir tavır takılması, çocukta değersizlik hissi uyandırır. Zamanla çocuk, ebeveynlerinden onay beklememeye, duygularını paylaşmamaya ve onlarla açık samimi ve gerçek iletişim kurmamaya başlayabilir. Sürekli (ebeveyne göre ölçüler tartışır…kime göre az ve gerekli, çocuklara göre fazla ve sürekli) eleştiriye maruz kalan, olumsuz iç ses ve kendilik algısı: çocukların olumsuz düşüncelere kapılmalarına; depresyon ve anksiyeteye yol açabilir, kendilerini sürekli eksik veya hatalı hissetmelerine neden olabilir. Beraberinde: kaçınma ve hiçe sayma durumu gelişmesine sebep olabilir. Eleştiri, yargı ve kıyaslanma, sürekli azarlanma ve aşağılama davranışları çocukların ebeveynleriyle rahat bir şekilde duygularını ve düşüncelerini paylaşmalarını engelleyebilir, bu da ilişkide derin bir kopukluğa yol acar.
Aşırı Koruyuculuk-Güven Eksikliği:
Aşırı koruyucu ebeveynler (kendilerine göre, aslında söz konusu ta kendisi, çocuk değil) çocuklarına yeterince güvenmediklerinden, güvensiz hissetmelerine ve özgüven sorunları yaşamalarına neden olur. Risk almaktan kaçınan bireyler haline gelebilirler. Herhangi bir başarısızlık veya hata karşısında aşırı derecede korku ve kaygı hissedebilirler. Bu tür bir tutum, ileride yaşamın doğal zorluklarıyla başa çıkmayı zorlaştırtır ve çocukların bağımsız bireyler olmaları engeller. Beraberinde: bağımlılık arzusu ve çatışma oluşturur. Aşırı koruma, çocuklarda özgürlük (kendini tanıma) arzusu doğurabilir. Özellikle ergenlik döneminde bu, ebeveynler ile büyük çatışmalara yol açabilir ve ilişkinin bozulmamasına neden olabilir. Beraberinde: Duygusal ihmal ve güvensizlik bağlanma hissi (çok fazla ve gereksiz zamanda ya da ölçüde) duygusal ihmal durumu oluşturabilir. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi durumunda ortaya çıkar ve bu da düşük öz-değer, depresyon ve anksiyete gibi sorunları tetikleyebilir.
Riskten Kaçınma- Korku Gelişimi:
Aşırı korunan çocuklar, risk almaktan kaçınan bireyler haline gelebilir. Herhangi bir başarısızlık veya hata karşısında aşırı derecede korku ve kaygı hissedebilirler. Bu tür tutum ilerde yaşamın doğal zorluklarıyla başa çıkmayı zorlaştırır ve çocukların bağımsız bireyler olmalarını engeller. Beraberinde: duygusal manipülasyona açık ve muhakeme yeteneği zayıf bireyler haline gelmelerine realiteye karşı zayıf, güçsüzlük ve yetersizlik hissi yaşamalarına, sürekli yönlendirmeye ihtiyaç duymalarına ve her an yaşından büyük, karakterine zıt, bir başkasına açık hale gelmelerine neden olabilir.
Ebeveynlerin tutumları, çocukların hem psikolojik hem de duygusal gelişimi üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Sağlıksız ebeveyn tutumları, çocukların kendi kimliklerini ve özgüvenlerini geliştirmelerine engel olabilir ve ileride psikolojik sorunlara yatkın hale getirebilir. Sağlıklı bir ebeveyn-çocuk ilişkisi, güvene dayalı, destekleyici ve çocukların bireysel gelişimlerine saygı gösteren bir yapıda olmalıdır.
Unutmayın ki onlar bir proje parçası değildir, ebeveynlerin başaramadıkları yerde, onların zafer getirmesi mecburiyeti yoktur, çocuklar kimseyi tamamlamak adına ya da düzeltmek adına dünyaya geliş sebebi olmamalıdır. Çocuklar sizin mi, yoksa sizinle mi? Sizi mutlu memnun etmeye mi geldi dünyaya, yoksa birlikte mutlu olmanızın ve birlikte güzel bir hayatınız olmasının sebebi mi?
Ebeveynlerin okula yeni başlayan çocuğu motive etmesi hem duygusal hem de zihinsel anlamda dengeli bir yaklaşım gerektir. Çocuğun okulla ilgili olumlu duygular geliştirmesi ve başarılı bir başlangıç yapması için aşağıdaki adımlar izlenebilir.
POZİTİF TUTUM SERGİLEMEK
Okulu olumlu bir deneyim olarak sunmak: okulu heyecan verici, yeni bilgiler ve arkadaşlıklar kazanılabilecek bir yer olarak tanıtmalıdır. Çocukların okula dair merak ve istek geliştirmesi için okulun eğlenceli ve öğrenme fırsatlarıyla dolu bir ortam olduğunu hissetmeleri çok önemli. Okulun sadece akademik yönlerini değil, sosyal ve eğlenceli yönlerini de vurgulanmak önemlidir. Daha inandırıcı olmak adına; kendi deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Okul hatıralınızın (özellikle pozitif olanlar) çocuğun kendini güvende hissetmesine ve okula dair olumsuz düşüncelerden uzaklaşmasına katkısı olabilir.
GERÇEKÇİ BEKLENTİLER BELİRLEMEK
Çocuğunuzun başarılarını ölçmek yerine, gösterdiği çabayı ve sürece katılımını övmek önemlidir. Bu durum başarısızlıktan korkmasını engeller hem daha dirençli olmasını motive eder. Başarıya odaklanmak yerine, öğrenmenin doğal bir süreç olduğu vurgulanabilir.
HATA YAPMANIN NORMAL OLDUĞUNU VURGULAMAK
Hata yapmaktan korkmaması için ebeveynlerin “hata yapmanın öğrenmenin bir parçası” olduğunu aktarması çok önemlidir. Hataları büyütmeden, bir öğrenme fırsatı olarak ele alınması motivasyonu artırır.
DUYGUSAL DESTEĞİ SUNMAK
Kaygı ve korkuları anlamak; çünkü okula başlarken çocuklar kaygı ve korku yaşarlar. (bazen belirgin bazen bastırılmış olarak) Bu duyguları yok saymak yerine, onları anlamak ve çocuğun bu duygularını paylaşmasına olanak tanımak gerekir. Çocuğun kendini güvende hissetmesi için, ona duygularının normal olduğunu ve her türlü sorunu birlikte aşabileceğinizi anlatın.
GÜVENCE VERMEK
Çocuklar yeni bir ortama girdiklerinde ebeveynlerinin onlara her zaman destek olacaklarını bilmek isterler. Onun için en önemlisi onu dinleyip ona güvence vermek, özgüveninin artmasına yardımcı olur. Özellikle okulunun ilk günlerinde, okul sonrası günün nasıl geçtiği ile ilgili konuşmak ve ona duygusal destek sunmak önemlidir.
RUTİNİ VE DÜZENİ SAĞLAMAK
Sabah rutinleri oluşturmak: Okul öncesi ve sonrası rutinler oluşturmak, onun okul adaptasyonunu kolaylaştırır. Rutinler, çocuklara güvenli bir yapı sunar. Sabah okula hazırlarken eğlenceli ve pozitif bir hava yaratmak, okula gitmeyi daha keyifli hale getirebilir (kendiniz için bile). Uyku ve beslenme rutini oluşturmak: Düzenli uyku ve dengeli beslenme, çocuğu okulda daha enerjik ve odaklanmış olmasını sağlar. Uyku düzenlerine dikkat etmek, sabah zinde kalkmasına ve okula gitmeyi daha kolay kabul etmesine yardımcı olur.
OKUL VE ÖĞRETMENLE İŞ BİRLİĞİNDE OLMAK
Öğretmenle iletişim: Çocuğun okulda yaşadığı deneyimlerle ilgili öğretmeniyle düzenli iletişimde olmak, gelişimini ve ihtiyaçlarını iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
Okul hayatına ilgi göstermek: Çocuğun okulda yaptığı aktiviteler, öğrendiği şeyler ve arkadaşlık ilişkileriyle ilgili sorular sorarak onun okul hayatına ilgi göstermek, onun önemli ve değerli hissetmesine neden olur. Aynı zamanda her zaman okuldaki deneyimlerini paylaşma isteği ve motivasyonu da artar.
KÜÇÜK BAŞARILARI ÖVMEK
Okulda başardığı küçük şeyler bile olsa, onu taktir edici bir dil kullanmak, çocuğun özgüveninin artmasına sebep olur. Ödüllendirme ve pozitif pekiştirme: Olumlu davranışlarını ve çabalarını ödüllendirmek, motivasyonu artırır. Ancak ödüllendirme maddi olmaktan çok, sözlü taktir veya birlikte yapılacak bir etkinlik gibi anlamlı olmalıdır. Her zaman pozitif pekiştirme çocuğun içsel motivasyonunu güçlendirmeye yönelik olmalıdır.
ROL MODEL OLMAK
Çocuğunuz sizin öğrenmeye olan merakınızı ve tutkunuzu gördüğünde, bu onun için de bir motivasyon kaynağı olabilir.
SOSYAL BAĞLARI DESTEKLEMEK
Arkadaş ilişkilerini güçlendirmek: Çocuğunuzun okuldaki sosyal ilişkileri, okuldan keyif almasını ve motive olmasını sağlar. Arkadaşlarıyla vakit geçirerek okula daha fazla bağlanır ve sosyal becerilerini geliştirir. Ebeveyn olarak, çocukların okul dışında sosyal etkileşimlerini de desteklenmek (ör: arkadaşlarla oyun günleri düzenlemek, tiyatroya birlikte gitmek) sosyal bağlarını güçlendirir.
Sosyal becerilerin gelişimi: Sosyal becerilerinin gelişmesine yardımcı olun, okul dışında hobiler bulun, farkı ortamlarda farkı aktiviteler ve farklı arkadaşlarla zaman geçirmesi, nasıl etkileşimde bulunacağını ve paylaşmayı öğrenmesi, okula adaptasyonu destekler.
Zamanında okul, hepimiz için farklı deneyimlere vesile oldu, şimdi sıra çocuklarınız da … Okula başlamak büyük bir adım olsa da doğru destek ve yönlendirmeyle bu süreci keyifli ve motive edici bir deneyime dönüştürebilirsiniz.
BİR ZAMANLAR SİZİN İÇİN YAPILMADIYSA ŞİMDİ SİZ ÇOCUKLARINIZ İÇİN YAPIN Kİ MUTLU OLSUNLAR.