UZM . PSK. ANGELA ORGE – Kasımda Aşkı Onarmanın Tam Mevsimi

   

 “KASIMDA AŞKI ONARMANIN TAM MEVSİMİ”

 Tıpkı mevsimlerin döngüsü gibi, ilişkiler de kendi içinde evrelerden geçer. İlkbaharın tazeliğiyle başlayan bir aşk, yazın sıcaklığıyla en güçlü noktasına ulaşır, ancak sonbaharın gelişiyle birlikte bir durulma ve derinleşme dönemi başlar. Yaprakların dökülmesi, ilişkinin zayıfladığı anlamına gelmez, aksine, bu dönemde romantizm, yüzeydeki heyecanların ötesine geçip daha sağlam köklere ulaşır. Sonbaharın farkındalığı, ilişkide yeniden doğuşa ve daha derin bir bağa zemin hazırlar. Kışın da bu hazırlıkların ardından haz alma ve romantik sıcak bir bekleyişle geçirebilmelidir.

 

Partnerler veya eşler arasında zaman zaman yaşanan sorunlar, büyük ya da küçük olsun, tekrar eden veya ilk kez yaşanan türden olsun, ilişkide bir soğukluğa yol açabilir. Bu durum, çiftlerin kendilerini uzaklaşmış hissetmelerine ve sorunları nasıl toparlamaları gerektiği konusunda çaresiz kalmalarına neden olabilir. İlişkilerde yaşanan iletişim sorunları, tıpkı bir arabanın motorundaki aksaklıklar gibidir. Motor düzgün çalışmazsa, araba bir süre sonra tamamen durur. Ancak, motoru tamir edip yağını değiştirdiğinizde araç yeniden sorunsuzca yol alır. Aynı şekilde, ilişkideki iletişim aksaklıklarını onararak ilişkiyi tekrar sağlıklı bir yola koyabilirsiniz.

 

Eğer iletişim sorunları daha da zorlaştırır ve partnerlerden biri yapıcı bir sorumluluk almazsa ilişki yokuş aşağı inmeye başlar. Tıpkı bir arabanın frenleri tutmadığında kontrolden çıkması gibi, ilişkinin dinamikleri de hızlıca bozulabilir. Bu durumda ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlara birkaç örnek verecek olursak;

Güven erozyonu Taşlar Yavaşça Yerinden Oynuyor:

Güven bir binanın temelli gibidir. Bir tuğla yerinden oynarsa, diğerleri de zamanla düşmeye başlar. Partnerlerden biri sorumluluk almadığında, diğer partner kendini yalnız hisseder ve bu da zamanla güvensizlik yaratır. Örneğin, biri sürekli sorunları görmezden geliyorsa ya da sorunlar hakkında konuşmaktan kaçınıyorsa, diğeri savaşıyor gibi hissedebilir. Güven erozyona uğrar ve bir noktada tamamen yok olabilir.

 

 “İletişim kopukluğuİki Farklı Dil Konuşmak:

İletişim sorunu büyüdüğünde partnerler artık aynı dili konuşmamaya başlar. Birbirilerini anlayamaz hale gelirler. Bu, bir çiftin aynı odada oturup hiç konuşamamaları gibidir, fiziken bir aradalar ama duygusal olarak birbirinden çok uzaktadırlar. Sorunlar göz ardı edildikçe, bir taraf kendini dışlanmış hisseder ve iletişim kanalları tamamen kapanır.

 

Öfke ve kızgınlık Balonun Patlaması:

Bir balon yavaş yavaş hava dolduğunda bir noktada patlar. Aynı şekilde, iletişim sorunları birikirse ve çözülmezse, küçük sorunlar bile büyük çatışmalara dönüşebilir. Partnerlerden biri sürekli olarak yapıcı sorumluluk almazsa, diğer partnerde biriken öfke ve kırgınlık, bir patlama anı yaratabilir. Küçük bir yanlış anlaşılma bile bu birikmiş öfkeyi tetikleyebilir ve ilişkiyi daha ciddi bir noktaya sürükleyebilir.

 

Duygusal mesafe Aynı Yatakta Farklı Dünyalarda Yaşamak:

Eğer bir partner sürekli sorumluluktan kaçınırsa, duygusal mesafe oluşmaya başlar. Birlikte aynı ortamı paylaşsalar bile, iki kişi farkı dünyalarda yaşar hale gelir.  Bu, bir çiftin aynı yatağı paylaşırken, aralarında görünmez bir duvar varmış gibi hissetmesine benzer. Partnerler artık birbiriyle paylaşımda bulunamazlar ve duygusal olarak uzaklaşırlar, zamanla bu mesafe kopmanın ilk adımı olabilir.

İlişkide tek taraflı yük Bir insanın iki kişilik yük taşıması:

Eğer bir taraf sürekli olarak ilişkiyi düzeltme sorumluluğu üstleniyorsa, bu kişi kendini iki kişilik bir yükü taşır gibi hisseder. Tıpkı ağır bir sırt çantasını tek başına taşımak gibidir. Bir süre sonra bu yük, kişinin enerjisini tüketir ve yorgunluğa neden olur. Partneri yalnızca kendisinin çabaladığını hisseder (yalnız ve değersiz) ve bu da yıpranmasına, hatta bir noktada vazgeçmesine yol açabilir.

 

 Küskünlük ve ilgisizlikBitkilerin Solması:

İlgisizlik, ilişkideki en tehlikeli işaretlerden biridir. Bir bitki yeterince sulanmazsa nasıl solarsa, ilgisizlik de ilişkide duygusal bağları kurutur. Partnerlerden biri sürekli sorumluluk almaktan kaçınırsa, diğer partner yavaş yavaş ilgisizleşmeye başlar. Duygusal boyutta görünmediğini, ilgi hak edemediğini düşünür, kendince değersiz olduğunu hissetmeye başlar, mutsuzluk yaşar. İlişki artık bir canlı gibi beslenmediğinde, zamanla solgun ve cansız (içe kapanık, mesafeli, durgun ve isteksiz, güvensiz) hale gelir.

 

Ayrılık ve Kopuş İpliğin Kopması:

Tüm bu sorunlar çözülmezse, ipliğin bir yerinden kopması kaçınılmaz hale gelir. Yavaş yavaş gerilen ilişki ipi, bir noktada dayanmayarak kopar (sonra sanki birden kopmuş gibi bir direnç savunması ile karşı karşıya kalınır). Partnerlerden biri sürekli sorunları görmezden gelirse ve diğer partner tüm sorumluluğu taşıyamaz hale gelirse, bu durum boşanmaya ya da ayrılığa kadar varabilir.

 

Sorunları çözme iradesi göstermeyen bir partner, ilişkinin giderek daha da kötüye gitmesine neden olabilir. İlişkideki yük eşit dağıtılmadığında, bağlar yıpranır ve partnerler arasındaki mesafe geri dönülmez hale gelebilir. Bazen olumsuz duygularda eşlik edebilir, kin, düşmanlık, intikamcılık gibi.

 

İlişkilerde iletişim sorunları yaşandığında, yapıcı bir yaklaşım sergilemek ve bu sorunları çözmek için bazı psikolojik adımlar ve stratejiler sunmak isterim. Bu adımlar, ilişkinin güçlenmesine ve olası kopmaların önlenmesine yardımcı olabilir.

 

Ancak temel gücün İYİ NİYET olduğunu unutmayın.

Sorunu kabul etme ve iletişim kurma:

Kabul etme: İlk adım, ortada bir sorun olduğunu kabul etmektedir. Sorun büyüklüğü ne olursa olsun, onu görmezden gelmek yerine, açık bir şekilde kabul etmek gerekir. Bu, sorunun çözümü için önemli bir adımdır.

 

 Empati ve aktif dinleme: İletişimde en önemli adımlardan biri, partnerinizi gerçekten dinlemek ve anlamaya çalışmaktır. Bu, sadece onun söylediklerini duymak değil, aynı zamanda duygularını da anlamaya çalışmaktır. Empati kurmak, partnerin anlaşıldığını hissetmesine ve sorunların üzerine yapıcı bir şekilde gitmeye yardımcı olur. Empati kurmak, bir aynayı karşınızdaki kişiye tutmak gibidir. Partneriniz söylediklerine, hislerine ve yaşadıklarına ayna tutarak, onun dünyasını anlamaya çalışmalısınız. Örneğin; eşiniz size: “Çok yalnız hissediyorum” dediğinde, hemen kendinizi savunmak yerine, onun gözünden durumu anlamaya çalışın. “Sanırım son zamanlarda fazla meşgul oldum ve seninle yeterince vakit geçiremedim, kendini yalnız hissetmen çok normal ” Bu onun duygularına değer verdiğinizi gösterir ve iletişimde duygusal bir köprü kurar.

 

Savunmacı Olmaktan Kaçınma: 

Savunma kalkanını indirmek, kalkanları indirip yaklaşmak: Bir tartışmada, kendinizi bir şövalye gibi düşünün, elinizde kalkan, savaşmaya hazırsınız. Ancak partnerinizle sağlıklı iletişim kurmak için bu kalkanı indirmek gerekir. Sürekli kendinizi savunmaya çalışırsanız, (hep haklı olmaya çalışmak) her iki taraf da kazanmaya çalışırken asıl kaybolan şey ilişkinin bağları olur. Örneğin “Sen beni hiç anlamıyorsun!” yerine “Şu an ne hissettiğimi anlamakta zorlandığını düşünüyorum bunu nasıl daha iyi anlatabilirim?” demek sizi savunmadan uzaklaştırır ve partnerinizi de yaklaşmaya teşvik eder.

Çoğu zaman iletişimdeki problemler, partnerlerin kendilerini savunma pozisyonuna geçmesiyle derinleşir. İletişimde savunma mekanizması devreye girdiğinde, karşı tarafın söyledikleri gerçekten dinlenmez ve bir çözüm arayışına girilmez. Eleştirileri kişisel algılamaktan kaçınarak, karşılıklı olarak sorunlara odaklanmak önemlidir. Kişiye değil eylemine odaklı olunmalı.

 

İhtiyaç ve Beklentilerin İfade Edilmesi:

Hangi yiyeceği sevdiğini söylemek gibidir. Birçok ilişkide sorunlar, her iki tarafın ihtiyaç ve beklentilerini açıkça ifade etmemesinden kaynaklıdır. Bu nedenle, partnerlerin birbirinden ne beklediğini, hangi ihtiyaçlarının karşılanmadığını net bir şekilde konuşmaları gerekir. Ancak, bu iletişim şekli yargılayıcı ya da suçlayıcı değil, yapıcı olmalıdır. İlişkilerde çoğu zaman insanlar, partnerlerinin neye ihtiyacı olduğunu kendiliğinden anlamasını bekler. Ancak, tıpkı bir restoranda garsonun size sormadan ne yemek istediğinizi bilmesini beklemek gibi bu da zorlayıcıdır. İhtiyaçlarınızı net bir şekilde ifade etmek, partnerinize rehberlik sağlar. Örneğin, “Daha fazla ilgi istiyorum!” demek yerine “Akşamları birlikte vakit geçirmek bana iyi hissettiriyor, biraz daha birlikte zaman geçirebilir miyiz?” gibi spesifik bir talep iletmek neye ihtiyaç duyduğunuzu partnerinize daha iyi anlatır.

Ben-Dilini Kullanma: İlişkide “sen” dilli kullanmak topu sürekli karşı sahaya atmak gibidir. Bu durumda partneriniz hep savunmada kalır. Ancak “ben” dilli, topu kendi sahanızda tutarak durumu anlatmak anlamına gelir. Örneğin, “Sen hep geç kalıyorsun!” yerine, “Geç kaldığında kendimi önemsiz hissediyorum” dediğinizde suçlamadan uzaklaşıp duygularınızı ifade etmiş olursunuz. “Sen hep beni umursamıyorsun!” yerine “Bazen kendimi umursanmıyor gibi hissediyorum!” demek karşı tarafın kendini suçlanmış hissetmesini engeller ve daha açık bir iletişim sağlar. Bu şekilde, tartışma bir saldırı ve savunma savaşına dönmeden, çözüme ulaşmaya daha yakın olur

 

Duygusal Bağı Yeniden Kurma Ve Güçlenme Adına: İlişkideki duygusal bağı tekrar kurmak adına samimi ve yapıcı bir tutumla birbirinize daha fazla zaman ayırın. Birlikte geçirdiğiniz kaliteli zaman, duygusal yakınlığınızı artırabilir. Samimiyeti geri getirme adına küçük jestler ve samimi anlar, aranızdaki soğukluğu ortadan kaldırabilir. Sevdiğiniz şeyleri birlikte yaparak samimiyeti ve  yakınlaşma isteği yeniden yakalayabilirsiniz.

 

Affetme Ve Yeniden Başlama : Geçmişi bırakın, eğer ilişkide tekrarlayan hatalar veya kırgınlıklar varsa, bunların üzerinde gitmek yerine (mutlaka bahsedildi, konuşuldu, stres yapıldı ve değişmek ya da silmek adına herhangi bir imkan olmadığı için ) geçmişi bırakmayı öğrenin. (Birbirinize örnek teşkil ederek öğretebilişiniz.) Affetmek, ilişkinizi yeniden başlatmanız için kritik ancak çok güçlü ve başarılı bir nokta olabilir. “Yeni bir sayfa açın”Her iki taraf da sorumluluk alarak ilişkiyi yeni bir perspektifle ele almalı. Eski sorunları bir kenara bırakıp yeni alışkanlıklar ve yaklaşımlar benimsemek, ilişkiyi canlandırabilir.

 

Ortak Hedefler Ve Değerler Üzerinde Durun: Geleceği konuşun; ilişkinizin geleceği hakkında birlikte plan yaparak, ortak hedefler belirleyin, aktiviteler ya da tamamen yeni ya da ertelediğiniz şeyleri yapın. Ortak bir yönünüz olduğunda, ilişkinizin sağlam kalması daha kolay olacaktır.

      

Değerlerinizi hatırlayın: Birlikte paylaştığınız değerlere ve ilişkiyi neden başlattığınıza (ne duygular ve umutlarla) hatırlayarak, geri dönün konuşun. Bu, ilişkinizin temelini yeniden hatırlamanıza yardımcı olabilir.

 

Zamanlama Ve Sakinlik. Fırtınada Yelken Açmamak Gibi: Bir tartışma esasında, fırtınalı bir denizde yelken açmak gibidir, her iki taraf da dalgalardan zarar görür. Yoğun öfke ya da stres altındayken tartışmaların çözüme ulaşması zordur. Bu yüzden tartışmanın ortasında, derin nefes almak ve bir süre sakinleşmek, denizde fırtınanın geçmesini beklemek gibidir. Sakin bir zamanda duygularınızı ifade etmek ve partnerinizle konuşmak hem soruları çözmenizi kolaylaşır hem de ilişkinize daha az zarar verir. Bu yüzden, bir süre sakinleşip sonra konuşmak daha etkili olur, sorunları tartışmak için doğru zamanı seçmek ve sakin bir şekilde yaklaşmak önemlidir.

Problem -Çözme Odaklı Yaklaşım: Birlikte Puzzle Yapmak gibi: İletişimdeki sorunları çözmek partnerinizle birlikte bir puzzle yapmaya benzer. Eğer her iki taraf da parçaları sadece kendi düşündüğü gibi birleştirmeye çalışırsa, ortaya bir bütün çıkmaz. Birbirinize yardım ederek ve parçaları birlikte bir araya getirirseniz, resim netleşir. Örneğin, “Seninle daha çok zaman geçirmek istiyorum, ama nasıl yapabileceğimizi bulmalıyız” demek, her iki tarafın da çözüm üretmesine olanak tanır. Sorunları çözme sürecinde birbirini suçlamak yerine, ortak bir çözüm bulmak için iş birliği yapmak gereklidir. Bu şekilde her iki taraf da ilişkide parçaları birleştirmiş olur. Bu ilişkiyi daha dayanıklı kılar. Karşıdakinin sevdiği ve bir ömür için inanarak seçilen kişi olduğu hatırlanmalıdır.

 

İlişki Terapisine Başvurma: Bir yol haritası çıkarmak gibi: Eğer çiftler kendi başlarına bir yol bulamıyorsa, iletişim sorunlarını çözemiyorsa, bir ilişki terapistine gitmek, bir profesyonelden yardım almak yapıcı bir adımdır (bana gelebilirsiniz :))   tıpkı bir haritayı elinize alıp doğru rotayı bulmaya çalışmak gibidir. Terapist hem duygularınızı daha iyi anlamanızı sağlar, tarafsız bir ortamda her iki partnerin de duygularını ifade etmesine ve sorunun köklerine inmesine yardımcı olabilir. Profesyonel bir bakış açısı, sorunları daha objektif bir şekilde değerlendirilmeyi sağlar hem birbirinize nasıl ulaşacağınızı gösterir. Bu süreç, bir rehberle birlikte doğru yola yürümeye benzer “kaybolduğunuzda” yönünüzü bulmanıza yardımcı olur.

 

Sabırlı Olma ve Kararlılık: Bahçede Bitki Yetiştirmek Gibi: İlişkideki iletişim sorunlarını çözmek zaman alabilir. Günlük sorunların beraberinde de ilişki sorunlara değinmek bazen zorlayıcı olabilir. Bu yüzden, sabırlı olmak ve ilişkide yapıcı bir değişiklik yaratma konusunda kararlı olmak önemlidir. İlişkiyi güçlendirmek, bahçede çiçek yetiştirmeye benzer. Toprağı kazmak, tohumu ekmek ve sabırla büyümelerini beklemek gerekir. Bir günde çiçek açmazlar, ama zamanla özen gösterdikçe güzelleşirler.  Aynı şekilde çabalamak, zamanla iletişim sorunları çözüp ilişkinizi güçlendirecektir. İletişim becerileri geliştikçe, ilişkinin genel atmosferi de olumlu yönde değişir. İlişkide olumu değişiklikler, kişisel değişimler, farkındalıklar ve öz değerler üzerinde yoğunlaşarak şekil alır. Bu adımlar ilişkiyi daha sağlıklı bir zemine oturtmaya ve iletişim sorunlarının üstesinden gelmeye yardımcı olur.

  

  

Parterinizle olan hayatınızda savunma mekanizma yerine iletişim mekanizmaları ile sorunlar çözmek denemeye değer.

 

Hayatınızda:  

YARGILAMA

AŞAĞILAMA  

SUÇLAMA   

AZARLAMA  

KIYASLAMA !!! 

 

YASAK   olarak yer alsın dileğimle…

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!

Subscribe to My Newsletter

Subscribe to my weekly newsletter. I don’t send any spam email ever!