Selamlar Kocaeli Alem Dergisinin değerli okuyucusu. Baskısından içerik zenginliğine kadar , kaliteye odaklandığımız , ilimizin yazılı basın alanında önemli bir boşluğunu dolduracak; Kocaeli Alem dergisinin bu sayfalarında sizler ile bazen sinema tarihinin siyah beyaz görüntülerinde , bazen oyun ve oyuncak tarihinin renkli eğlenceli koridorlarında kelimeler ile eğlenceli yolculuklar yapacağız. Bazen de bir Boticelli tablosunun karşısında durup 15.yüzyıllara , bazen Yaşlı Piter Baruegel’in ‘’ Karda avcılar ‘’ tablosunda sıcaklığı yaşayacağız.
Amacım yaşamın hızlı koşturmaları içinde , bir şekilde ulaştığınız bu sayfalarda biraz soluklanıp , keyifli yolculuklar yapmanızı sağlayabilmek.
İlk sayımızda , sinema tarihine genel bir giriş yapalım hep birlikte.
Keyifli seyirler dilerim.
Hikayemize dünyanın ilk film stüdyosu olan katranlı bezle örtülü olduğu için ‘’ Black Maria’’ adını taşıyan stüdyonun 1894 ‘te kurulduğunu söyleyerek başlayalım. Hemen bir sene sonra Lumiere sinematografı bütün dünyaya yaydı.
Lumiere Kardeşler
Lumiere ilk filmini 1895 ‘te Lumiere Fabrikasından çıkış ‘ı Lyonda bulunan fabrikasından işçiler dağılırken çekmişti. Şu an çekilen filmleri gözünüzün önüne getirdiğimizde aradan geçen sadece yüz kusur senede sinemanın ne kadar büyük bir hızla geliştiğini hayretler içinde izleriz. Lumiere çok ilginçtir ki sinemanın bir geleceği olduğuna inanmıyordu. Ona göre halk bu oyuncaktan çabucak sıkılacaktı. Bu nedenle filmlerinde de oyuncu , dekor , senaryo sahne düzeni kullanmıyordu.
Piter Baruegel’in ‘’ Karda avcılar ‘’
Sinemayı Lumiere’in bu dar bakışından kurtaran kişi Georges Melies . Melies bir sinema aygıtı almak için kapısını çaldığı Lumiere’den olumsuz yanıt almıştı. İleri görüşlülüğünün verdiği istek ve ısrarla Melies bu aygıtı İngiltere’de Robert Paul’den satın aldı. Ve sinema bu tarihten sonra çok uzun bir serüvene çıkıyordu.
Georges Melies Signature
Melies yakın tarihe kadar kullanılan, film hilelerini bulmuştu. Seyircileri hayrete düşüren görüntülerdi bunlar. Havada yürüyen adam , uçabilen adam gibi.
Melies Montreuil’de kurduğu stüdyoda eski tiyatroculuk tecrübelerine dayanarak dekorlu , senaryolu sahne düzenine önem veren filmler çevirdi. 1902 senesinde Fransız yazarı Jules Verne’in yapıtlarına dayanarak en önemli filmi olan ‘’ Aya gezi’’ filmini çekti. On altı dakikalık bu film hayal gücünün gerçekleri zamanı geldiğinde nasıl da şekillendirebileceğinin kanıtı gibi tarihte yerini almış görünüyor.
Böylece sinema dünyasında ki, önemli iki farklı görüşte ortaya çıkmış oldu.Melies sinemayı bir eğlence aracı haline getirdi. Tiyatronun bir çok öğesini sinemaya soktu. Sinemayı şiir , fantazi , hayal gücü ile renklendirmeyi amaçladı.
Lumiere ise sinemayı gözlemciliğe yöneltti, dış dünyayı olduğu gibi film üzerine aktaran belge – film geleneğinin yolunu açtı. Bu iki görüş birbirinden beslenerek zenginleşmek yerine , Melies’in sinemayı sadece tiyatronun çerçevesinde tutarak dar bir alanda hapsetti ; Lumire ise tamamıyla çevresinde ki olayların sığ görüntüsünde kayboldu.
Fakat film başlamıştı artık, sokaktaki insan film istiyordu. Eğlence istiyordu , kendisini görmek , ağlamak , gülmek , düşünmek istiyordu.
Sokaktaki insanın bu arzularını gören
Charles Pathe
Fransız Charles Pathe oldu. Kamera çalışacak film devam edecekti..
Ve evet değerli Alem Kocaeli okuyucusu bu sayımız için şimdilik bu kadar. Bundan sonraki sayılarda sinema tarihi serimizi devam ettireceğiz.
Sinema türlerinin nasıl çeşitlendiğini , tarihi gelişmeler ile girdiği ilişkileri ve nasıl etkilendiğini ,sinemanın bir sanat olarak ortaya çıkışını , sinema akımlarını ve 20.yüzyıllardan sonra Türk Sinemasına da kelimelere binip seyahatlerimiz olacak.
Sevgi saygı ve Sanatla kalın.
Şimdilik hoşçakalın.
Cavit Marmara.